Ramazan ayının yaklaşması ile anne adayları da oruç tutmanın sağlıklarına etkili olup olmayacağı mevzusunda tereddüt yaşıyor…

Mevzuya ilişkin izahat icra eden Hanım Hastalıkları ve Tüp Bebek Uzmanı Op. Dr. Sabri Çolak, gebelik sürecinde beslenmenin önemine dikkat çekti.

Vitamin, mineral ile protein ihtiyacının eksiksiz karşılanması gerektiğine dikkat çeken Çolak, şu açıklamalarda bulunmuş oldu:

“Ramazan ayında anne adayının oruç tutması hem kendi sağlığı için hem de bebeğin sağlığı için bazı riskler taşıyabilir. Uzun soluklu açlık kan şekerinin düşmesiyle beraber halsizlik, baş ağrısı ve bitkinlik yaratabilir.

“BEBEĞİN SUYUNDA AZALMA VE SANCILARIN TETİKLENMESİ GİBİ PROBLEMLER İLE KARŞILAŞILABİLİR”

Ek olarak bahar ve yazları tutulacak oruç anne adayının vücudunda sıvı kaybı oluşmasına sebep olur. Sıvı yitirilmesine bağlı olarak idrar yolu enfeksiyonu, mide asidinde artma, mide yanması, erken doğum tehdidi, bebeğin suyunda azalma ve sancıların tetiklenmesi benzer biçimde problemler ile karşılaşılabilir.”

“UZUN SÜRELİ AÇLIK KAN ŞEKERİNİN DÜŞMESİNE SEBEP OLABİLİR”

Çolak, anne ve bebek sağlığı açısından 40 haftalık bir devrin beslenmede büyük ehemmiyet taşıdığını belirterek sözlerini şu şekilde sürdürdü:

“Anne adayları bu süreçte daha çok enerjiye gereksinim duyduklarından dolayı beslenme programı tertipli bir halde planlanmalıdır. Bilhassa beslenme programında bazı gıda öğelerine gereksinim artmaktadır. Vitamin, mineral ve artan protein ihtiyacı sebebiyle gebeliğe özgü beslenme programı uygulanması önerilmektedir. Anne adayının vücudunda gebelik sürecinin oluşturduğu bazı farklılıklar bulunmaktadır. Artan sıvı ve enerji ihtiyacı en mühim değişikliklerin başlangıcında gelmektedir. Uzun soluklu açlık, kan şekerinin düşmesine ve buna bağlı olarak halsizlik, baş ağrısı ve yorgunluğa yol açabilir. Hamilelik döneminde kan şekeri düzeyinde değişkenlikler izlenir.

“BEBEĞİNİN SAĞLIĞI İÇİN BİRTAKIM RİSKLER TAŞIYABİLİR”

Bilhassa gebeler aç iken kan şekerleri daha çok düşme eğilimde olup, tok iken kan şekerleri daha çok yükselme eğilimdendir. Oruç, şu demek oluyor ki uzun soluklu açlık ve sonrasında kalorisi yüksek bir beslenme öğünü kan şekerinde ciddi düşmelere sebep olacağı benzer biçimde, iftar sonrasında da kan şekerinde ciddi yükselmeler görülebilir. Her iki durum da hem anne adayının sağlığını hem de bebeğin sağlığını negatif yönde etkileyebilir. Bu sebeple Ramazan ayında anne adayının oruç tutması hem kendi sağlığı için hem de bebeğinin sağlığı için bazı riskler taşıyabilir.

“ORUÇ TUTAN HAMİLELER BEBEĞİN HAREKETLERİNDE AZALMA HİSSEDİYORLARSA EN ERKEN ZAMANDA HEKİMLERİNE BAŞVURMALI”

Hamilelerde sıvı kaybı bahar ve yazları daha sık görülmektedir ve anne adaylarında artan sıvı kaybı negatif sonuçlara niçin olabilecek istenmeyen bir durumdur. Bahar ve yazları tutulacak oruç, uzun soluklu açlıkla beraber vücutta sıvı yitirilmesine sebep olmaktadır. Gebelerde sıvı yitirilmesine bağlı olarak idrar yolu enfeksiyonu, şişlikler, kansızlık, mide asidinde artma, mide yanması, erken doğum tehdidi, bebeğin suyunda azalma ve sancıların tetiklenmesine benzer biçimde problemler ile karşılaşılabilir. Hamileler kafi seviyede sıvı tüketmezse bu durum gerilim düşüklüğüne, bayılma ve düşmelere sebep olabilir. Dolayısı ile hem anne adayının sağlığı hem de bebeğin sağlığı negatif yönde etkilenebilir. Tüm bunlara ek olarak oruç tutan hamileler bebeğin hareketlerinde azalma hissediyorlarsa en erken zamanda hekimlerine başvurmalı ve bebeklerinin iyi olup olmadığını öğrenmek için lüzumlu kontrol ve tetkikleri yaptırmalıdırlar.

KRONİK HASTALIĞI OLAN ANNE ADAYLARI İÇİN ORUÇ SAKINCALI

Kronik hastalığı olan gebelerin oruç tutması oluşabilecek komplikasyonlar açısından fazlaca sakıncalıdır. Bu mevzu ile ilgili meydana getirilen çalışmalarda oruç tutan hamile hanımlarda erken doğum riski, bebeğin kilosunda daha geride kalma, idrar yolu enfeksiyonu, kan şekeri seviyesinde dengesizlikler, gerilim değerlerinde ve mide bağırsak sisteminde düzensizlikler benzer biçimde problemlere sebep olabileceği düşünülmektedir. Oruç tutmak isteyen anne adaylarının doktoru ile mevcut durumunu değerlendirmesi ve tüm risk faktörleri ortaya konulduktan sonrasında ortak karar verilerek hareket edilmesi hem anne adayının hem de bebeğinin sağlığı açısından son aşama önemlidir.”