Kahramanmaraş merkezli depremlerde yıkılan Alpargün Apartmanı’nın müteahhidi  Hasan Alpargün, Kıbrıs’a kaçmaya çalışırken yakalandı.

Hasan Alpargün ifadesinde, 1978 ile 1998 yılları aralığında şirketi olmadan ortalama 10 betonarme yapı yaptığını, 1998 senesinde ise kendi adını taşıyan bir müteahhitlik şirketi kurduğunu söylemiş oldu.

“Projeye uygun yaptık”

100 kişiye gömüt olan apartmanın müteahhidi Hasan Alpargün, ifadesinin devamında, şunları söylemiş oldu:

1994 senesinde Alpargün Apartmanı’nı hayata geçirmeye başladım, binayı tek başıma hayata geçirmeye karar verdim, herhangi bir ortağım yoktu. İnşaat ruhsatını o dönemde ilçe Seyhan olduğundan dolayı Seyhan Belediyesi’nden aldım. Belediyeden bayındır durumu aldık, her katta 2 daire olmak suretiyle 14 kat ve 1 zemin, 1 bodrum katı olmak suretiyle projeyi tamamladık. Proje onay aldıktan sonrasında hafriyata başladık, temele başladık. Temel Karahisarlı’daki nehrin içinden çakıl, duvar ve sıva için Ceyhan’daki Kösrel nahiyesinden kum satın aldım, projeye uygun olarak düz demir satın aldık, demirler kıvrımlı değil düzdü. Temel dahil tüm binanın betonunu o dönemde Mardinli olarak tanıdıklarım ve şu anda adını hatırlamadığım şahıslar döktüler. Kendilerinde küçük bir makine vardı, bu makine ile arsa içinde çakıl ve çimentoyu karışmasını sağlayarak kalıplara döktük, projeye uygun şekilde binayı inşa ettik.

Denetim yapmadım itirafı

Apartmanın yıkıldığını depremden 2 gün sonrasında öğrendiğini kaydeden Alpargün, bina inşasında doğada hazır olan çakıl ve kumları kullandığını, inşaatta çalışan işçilere çimento ve demir miktarının projeye uygun olarak kullanılmasını söylediğini sadece denetim yapmadığını itiraf ederek, “Ben öteki kısımları denetlemeye gidiyordum, söylediğim şekilde yaptılar mı bilmiyorum.” şeklinde konuştu.

“Denetlemeye kimse gelmedi”

Hasan Alpargün, apartmanın projesine onay veren bir ekibin inşaatı incelediğini sadece gene o dönem belediye çalışanı olan 2 görevlinin harç yapılırken denetleme yapmadığını söyleyerek, şu şekilde devam etti:

H. ve N. adlı belediye görevlileri harç yapılırken, harçtaki çakıl, çimento, kum ve demir miktarını denetlemeye gelmediler ve yalnız oturdukları yerden denetleme yapmış benzer biçimde evrakları imzaladılar. Biz binayı kendimiz, şu demek oluyor ki şantiye şefi olarak ben ve çalışanlar yaptık. Herhangi bir kurumdan herhangi bir görevli denetlemeye gelmedi. Bir tek temel üstü ve iskan hususlarında izin alınırken denetlemeye geldiler, bunun haricinde herhangi bir denetleme olmamıştır. G. adlı kişi da belediyede mimari tatbikat projesi hususunda onay veren görevlidir, herhangi bir denetimi olmamıştır, yalnız evraka imza atmıştır.

“Dere yatağı olduğu belliydi”

Alpargün, 100 kişinin yaşamını kaybetmiş olduğu apartmanın yapılmasının zor bulunduğunu arsa sahibine söylediğini de iddia ederek, “Binayı yaptığım yerin dere yatağı olduğu belliydi sadece su yoktu, bayındır izni de vardı. Ben başta arsa sahibine burada bina yapmanın zor bulunduğunu, istinat duvarı yapılması icap ettiğini, burada çalışmanın zor bulunduğunu söyledim sadece ısrar ettiler, dostum olduğundan dolayı kabul ettim. Keşke yapmasaydım, ben yapmasaydım da başkası yapacaktı. Arsanın büyüklüğü, yoğunluk hesaplaması sonrası yapılacak daire ve kat sayısını belirleyerek yapıyı tamamladık.” dedi.