Son dakika: Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin grup toplantısında gündeme dair mühim açıklamalarda bulunmuş oldu. 6 muhalif partinin bir araya gelmiş olarak mutabakata varmasını sert sözlerle eleştiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Cumhurbaşkanı adayları bile belli değil fakat başbakanlık pazarlığına girdiler. Bu komik orta oyunu bile milletimizi iyi mi kandırmaya çalıştıklarının göstergesidir.” ifadelerini kullandı. Akaryakıt fiyatlarındaki artışa da değinen Erdoğan, “Yakından takip ediyoruz” dedi. Öte taraftan Rusya-Ukrayna savaşı ve sonrasında yaşanmış olan gelişimleri endişeyle karşıladıklarını belirten Erdoğan, “Kendi çıkarları için dünyayı ayağa kaldıranlar 11 senedir bölgemizdeki katliamları uzaktan seyrediyorlar. Nereye baksak orada bir avuç azınlığın hırsı uğrunda masumların can verdiğini görüyoruz.” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarından öne çıkan satır başları şu şekilde:
Milletvekillerimiz ile artık anane haline getirdiğimiz kahvaltılı istişare toplantılarımızın yeni turunu sürdürüyoruz. TBMM çalışıyor, üretiyor, ülkemize hizmet ediyor. Katkıda bulunan her bir vekilimize şükranlarımı sunuyorum.
İktidarın olduğu yerde normal olarak karşıcılık de bulunacaktır. Türkiye’nin talihsizliği karşıcılık sıfatını hak edecek bir karşıcılık liderliği ve organizasyonundan uzak bulunmasıdır. Girmiş olduğu 16 seçimin tamamında hezimete uğrayan CHP kendini geliştirmek yerine devamlı geriye gitmiştir. CHP, şimdi peşine taktıkları ile 28 Şubat ittifakı kurdu. Güya seçimi kazanınca yönetim sistemini değiştirecek, dünyayı güzelleştirecekmiş. Biz iddialı bir parti olarak karşımızdaki muhalefetin de iddialı olmasını isteriz. Karşımızdaki ittifak bizi kah güldürüyor, kah hayrete düşürüyor, kah hüzünlendiriyor.
Dünyanın içinden geçmiş olduğu şu dönemde ihtiyaç duyulan cesaretli adımları iyi mi atacaklarını doğrusu merak ediyoruz? Yolun başlangıcında birbirlerine bu kadar güvensiz olanlar ne yapacaklar merak ediyoruz?
28 Şubat İttifakı’nın karşı çıkmış olduğu hususlara bakınca Türkiye’nin küresel kazanımlarından vazgeçeceklerini görüyoruz.
Daha şimdiden dev yatırımları icra eden müteahhitleri tehdit etmek sureti ile, ‘Sakın ha’ diyen bir muhalefetin örneğini görmedik, duymadık, bilmiyoruz. Bu iyi mi bir anlayıştır, iyi mi bir yaklaşımdır? Enflasyonu iyi mi düşürecekleri ile ilgili herhangi bir program önerilerini görmedik. Tek işleri koalisyon güzellemesi yapmak. Daha Cumhurbaşkanı adayları bile belli değil fakat başbakanlık pazarlığına girdiler. Bu komik orta oyunu bile milletimizi iyi mi kandırmaya çalıştıklarının göstergesidir.
Dün Seyahat vakalarında ekonomiyi batırın çağrısı icra eden bunlardı. Bugün yağ üstünden ülkenin üstüne kara bulut toplamaya çalışanlar gene bunlar.
Biz yaratı ve hizmet yarışına gireceğimiz bir karşıcılık arıyoruz. Biz yıkmanın değil yapmanın hedefi ile yapılacak bir siyasetin peşindeyiz.
Kurdaki yükselişten, EMTIA fiyatlarının artışından meydana gelen bir yaşam pahalılığı ile karşı karşıyayız. Dünyada da bu şekilde bir durum var. Bu süreçte Türkiye, üretim ve istihdam gücü ile şoklara karşı dayanıklılığını bir kez daha göstermiştir. Küresel iktisat 3.1 daralırken, Türkiye 2020 senesinde 1.8 büyüdü. Gelişme gerçekleştiren Çin ile beraber iki ülkeden biri olduk. Hızla artan girdi fiyatlarına karşın Türkiye ekonomisi yüzde 11 ile 2021 senesinde son 10 senenin en büyük gelişme oranına ulaşmıştır. Şahıs başına düşen ulusal gelirimizin döviz kurundaki yükselişe karşın bundan önceki yıla gore 900 dolar artarak 9 bin 535 dolar olarak gerçekleşmesi de mühim bir gelişmedir.
Geçtiğimiz aralık ayı itibarıyla istihdam 30 milyonu aşarak zamanı bir seviyeye çıkmıştır. Rusya-Ukrayna savaşı vatanımızda de enflasyonu negatif etkiliyor. Fazlaca sayıda adım attık, atıyoruz, atacağız. Elektrikte ve organik gazda sübvanseler ile vatandaşımızı korumayı sürdürüyoruz. Akaryakıttaki artışı da yakından takip ediyoruz. Sondaj gemilerimizi inşallah 5’e çıkarıyoruz. Sondaj çalışmalarında oldukça daha kuvvetli bir hale gelmiş olacağız. Besin fiyatlarındaki dalgalanmaları mercek altına aldık, ihtiyaç duyulan her neyse yapıyoruz.
Komşumuz Suriye’de 1 milyon insanoğlunun hayatına mal olan kriz halen devam ediyor. Burada da kimlerin erkek oyuncu olarak yer aldığını oldukça iyi bildiğiniz gibi herhalde. Lübnan’dan Irak’a, Afganistan’dan Libya’ya kadar gönül coğrafyamızın dört bir yanında kan, gözyaşı, çatışma hakimdir. Nereye baksak orada bir avuç azınlığın hırsı uğrunda masumların can verdiğini görüyoruz. Bu vicdansızlıktan ne yapmış olup yapmış olup biz barışın çocuklarını tekrardan inşallah ihya etmeliyiz. Görevi küresel güvenlik olan kuruluşlar maalesef kıllarını dahi kıpırdatmıyor. Nerede bu dünyada gücü elinde bulunduğunu söyleyen ülkeler? Yalnız bol miktarda tembih çekiyorlar. Herhangi bir insani destek yok. Kurtarma adına bir adım yok. Kendi çıkarları için dünyayı ayağa kaldıranlar 11 senedir bölgemizdeki katliamları uzaktan seyrediyorlar. Güya varlıklı devletler kınama mesajları haricinde zulme ses çıkarmadılar. Ülkemizin operasyonlarını engellemeye çalıştılar. Bu süreçte yalnız yalnız bırakılmadık, gizli saklı açık tehdit, şantaj ve ambargoya da maruz kaldık.
Almanya’da orkestra şefi Putin’in arkadaşı ile görevine son veriliyor. Bu şekilde saçmalık olur mu? Dostoyevski’nin eserlerine yasak getiriliyor. Bu şekilde saçmalık olur mu? Bunun Bağdat’taki kütüphaneleri yakıp yıkan Hülagü’den ne farkı var? Türkiye olarak ilk günden itibaren soğukkanlılığı elimizden bırakmadık. Kapımızdaki insanların hiçbirinin diline, ten rengine bakmadık. Gözlerinin rengine bakmadık. Bu ne saçmalıktır.
Şimdiden 2 milyon insan evlerini terk etti. Bu şekilde gitmesi halinde rakamın 5-10 milyonu bulması yakındır. Aralarında sivillerin de olduğu binlerce insan yaşamını yitirdi. Öteki savaşlarda olduğu şeklinde bunda da acıyı savunmasız bayanlar ve masum çocuklar çekiyor. Bizlere ve tüm insanlığa savaşın gerçek yüzünü bir kez daha gösteriyorlar. Harp ve savaşların kazananı kesinlikle olmaz. Kalbinde acıma olan birinin evlatların yüzündeki o korku ve dehşeti görüp de hüzün duymaması mümkün değil. Şimdiye kadar insani yardımdan diplomatik temaslara birçok adım attık. Bazı liderler ile bir, bazıları ile birkaç kez görüşme fırsatımız oldu. Stoltenberg, Lukaşenko, Aliyev, Zelenskiy, Charles Michel, Vucic, Trudeu, Putin ile onlarca kere görüşmek sureti ile onlarca kere görüşerek süreci sulh ile çözmek için çaba gösterdik.
(Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov ve Ukrayna Dışişleri Bakanı Kuleba görüşmesi) Yarınki görüşmenin kalıcı ateşkese kapı aralamasını umut ediyorum. Bu tehlikeli sonuç görüşme öncesinde sivillerin tahliyesi için duyuru edilen ateşkesi de memnuniyetle karşılıyoruz. Ülkemize giriş icra eden yabancı sayısı 20 bine yaklaştı. Bugüne dek Ukrayna’ya 23 tır yardım malzemesi yolladık. Gelecek günlerde bu sayı 39 tıra çıkacak.
Türkiye son 10 yılda kriz çözme becerisini geliştirmiş bir ülkedir. Sınırlarımızı korurken, bölgesel güçlere karşı çıkarlarımızı savunurken, ekonomimizi çökertme girişimlerini boşa çıkartırken hep bu anlayışla hareket ettik. Bilhassa ekonomide yaşanmış olan dalgalanmaların günlük hayatımızda yol açmış olduğu sorunların geçici olduğuna yürekten inanıyoruz. Ihtiyaç duyulan her türlü hazırlığı yapıyoruz. Milletimden sabırlı olmalarını, soğuk kanlı davranmalarını, bizlere güvenmeye devam etmelerini isterim.
Bugün İsrail Cumhurbaşkanı misafirimiz olacak, yarın Azerbaycan Cumhurbaşkanı misafirimiz olacak, pazar günü Yunanistan Başbakanı konuk olacak. Bu haftayı da yoğun olarak devam ettireceğiz. Antalya’daki formda da birçok liderlerle vs. görüşmelerimiz olacak.
ANASAYFAYA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ
Kaynak: webhane.com