Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu hakkında “Cumhurbaşkanına hakaret”ten kabahat duyurusunda bulunmuş oldu ve 250 bin liralık içsel tazminat davası açtı. Kemal Kılıçdaroğlu önceki akşam toplumsal medya hesabından bir video paylaşmıştı. Kılıçdaroğlu, “Sevgili Halkım, kişi ve ailesine direnen yurtsever bürokratları anlatmak isterim. Bir de bir ıslak imza ile hazineden 6 milyar TL’nin iyi mi iç edildiğini… Hadi buyurun!” notunu düşmüş olduğu paylaşımında iptal edilen bir ihaleden ve onun belgesinden söz etmişti.
Erdoğan’ın avukatı Hüseyin Aydın, yapmış olduğu yazılı açıklamada, Kılıçdaroğlu’nun 26 Ocak’ta Twitter’dan paylaşmış olduğu videodaki açıklamalarında mesnetsiz isnatlarda bulunarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kişilik haklarını ağır şekilde ihlal ettiğini belirtti.
Açıklamalar sebebiyle Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına “Cumhurbaşkanına hakaret”ten kabahat duyurusunda bulunulduğunu ifade eden Aydın, ek olarak Kılıçdaroğlu hakkında Ankara Asliye Hukuk Mahkemesine 250 bin liralık içsel tazminat davası açıldığını ve mahkeme kararının yüksek tirajlı bir gazetede yayımlanmasının talep edildiğini kaydetti.
Dilekçelerde “Davalının hitabı esnasında göstermiş olduğu Sayın Cumhurbaşkanımızın imzasını havi evrak ile peşkeş çekildiğini iddia etmiş olduğu ihale içinde hiçbir bağlantı bulunmamaktadır. Davalının göstermiş olduğu evrak 20 Mayıs 2019 tarihindeki olup Şimal Marmara Otoyolu’na ilişkin 1 Temmuz 2016 tarihinde imzalanmış bulunan Uygulama Sözleşmesi’nin 27.2 maddesi uyarınca yapılması ihtiyaç duyulan bir işleme dair Sayın Cumhurbaşkanımız tarafınca Karayolları Genel Müdürlüğüne yetki verilmesinden ibarettir. İş bu belge, herhangi bir ihalenin yapılmasına yada herhangi bir ödemenin yapılmasına ilişkin değildir. Sayın Cumhurbaşkanımızın bir ihalenin herhangi bir şirkete verilmesine yada herhangi bir ödemenin yapılmasına dair bir imzası da söz mevzusu değildir.” ifadelerine yer verildi.
Davalı Kılıçdaroğlu’nun bahsetmiş olduğu 3 Nisan 2018 tarihindeki ihalenin Bursa Süratli Tren ihalesi olduğu, davalının buna ilişkin beyanlarının da gerçek dışı olduğuna işaret edilen dilekçelerde, davalının dile getirmiş olduğu aynı ihalenin iki yıl sonrasında daha yüksek fiyata verildiği hususunun da gerçeği yansıtmadığı, her iki ihale kapsamında yapılacak işlerin birbirinden farkının bulunmuş olduğu vurgulandı.
Dilekçelerde, şunlar kaydedildi:
“2018 senesinde yapılmış olan ihale, Bursa-Yenişehir-Osmaneli güzergahında süratli tren işine ilişkindir. Bu iş Yenişehir Bursa arasındaki ortalama 56 kilometrelik bölümde yalnızca üstyapı işleri ve kalan ortalama 50 kilometrelik bölümde hem altyapı hem üstyapı işlerinden oluşmaktadır. Şu demek oluyor ki toplamda 106 kilometrelik bir işe karşılık etmekte ve ortalama maliyeti 3 milyar 200 milyon Türk lirasına baliğ olmaktadır. Söz mevzusu ihale yasal gerekçelerle iptal edilmiştir. Davalının konuşmasında geçen ve 2020 senesinde yapıldığı anlatılan ihalenin kapsamı ise 2018 tarihindeki ihalenin kapsamından daha geniştir. 2020’de meydana getirilen ihale mevzusu süratli tren hattına Bandırma da dahil edilmiştir.
Ek olarak Bandırma ile Osmaneli arasındaki altyapı ve üstyapı işleri ile beraber ihale kapsamı 7 istasyondan oluşan ve hat uzunluğu 201 kilometreye ulaşan bir işe dönüşmüştür. Bu şekilde toplam metraj uzunluğu 2 katına çıkarılmıştır. Bu çerçevede altyapı işleri 50 kilometreden 145 kilometreye, sinyalizasyon işleri iki katına, güzergahtaki kazı miktarı da 22 milyon metreküpe çıkmıştır. 2018 senesinde meydana getirilen ihale ile 2020 senesinde meydana getirilen ihale arasındaki farkın, ihale mevzusu işlerin kapsamındaki farklılıktan ve birim fiyatlarındaki artıştan kaynaklanmış olmasına karşın davalı, sanki aynı kapsamdaki iş fahiş değişik bir fiyatla başkasına verilmiş şeklinde açıkça gerçek dışı bir iddiada bulunmuştur. İddiasına inandırıcılık kazandırmak için de sözünü etmiş olduğu vakayla hiçbir şekilde ilgisi olmayan ve muhtevası itibarıyla hukuka aykırı herhangi bir unsur içermeyen Cumhurbaşkanımızın imzasına havi bir evrakı da göstererek yalanını sürdürmüştür.”
Kılıçdaroğlu’nun, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a kara çalma atmak için yalanlarla dolu bir sahneye koyma yazdığına, bu sahneye koyma gerçekmiş şeklinde Erdoğan’ın kişilik haklarını ağır şekilde zedeleyen ağır ithamlarda bulunduğuna işaret edilen dilekçelerde, dava mevzusu sözlerin fikir ve ifade hürriyeti kapsamında himaye edilmesinin mümkün olmadığı açıklandı.
Dilekçelerde, bu hürriyetlerin sağlamış olduğu yetkilerin açıkça kötüye kullanıldığı, Erdoğan’ın kişilik haklarının ihlal edilmiş olduğu, ifade hürriyetinin sınırlarının aşılmış olduğu kaydedildi.
ANASAYFAYA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ
Kaynak: webhane.com