Son dakika: CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu seçimler ve cumhurbaşkanlığı adaylığı için fazlaca konuşulacak açıklamalarda bulunmuş oldu. Bir araya gelmiş olduğu beş parti genel başkanının kendisine adaylık teklif etmesi halinde bunu kabul edeceğini söyleyen CHP lideri Kılıçdaroğlu “Cumhurbaşkanlığı onurlu bir vazife. Beş genel başkanın benim ismimi söyleniş etmesi her şeyden ilkin benim için onur.” dedi. Anketlerde ‘potansiyel aday’ olarak öne çıkan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş hakkında da konuşan Kılıçaroğlu, “Onlar görevlerine devam edecek” diyerek adaylık kapılarını kapttı. Öte taraftan Kılıçdaroğlu, iktidara gelmeleri halinde çıkaracakları ilk kararnameyi de deklare etti. CHP lideri KHK ile üniversitelerden atılan Sulh Akademisyenleri’ni yedi gün içinde görevlerine iade edeceklerini de belirtti.
Millet İttifakı’nın kurucu iki üyesinden önde gelen, bu ay içinde güçlendirilmiş parlamenter sistemin geri getirilmesi kapsamında dört partiyle beraber hareket etmeye başlamış olan CHP’nin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, hemen hemen seçimlerde kimin cumhurbaşkanı talibi olacağının netlik kazanmadığını sadece bir araya gelmiş olduğu beş parti genel başkanının kendisine adaylık teklif etmesi halinde bunu kabul edeceğini söylemiş oldu.
Reuters’ın sorularını yanıtlayan Kılıçdaroğlu, liderler içinde adayın kim olacağının konuşulmadığını, şu ana kadar hedefin güçlendirilmiş parlamenter sistemi geniş kitlelere aktarmak bulunduğunu belirterek şu şekilde dedi:
“Cumhurbaşkanı adayının devlet deneyiminin olmasını, devleti tanımasını arzu ediyoruz; yansız olması icap ettiğini söylüyoruz. Aslolan yetkinin yürütme organında şu demek oluyor ki başbakanda olmasını, cumhurbaşkanının yetkilerinin büyük seviyede kısıtlanması gerektiğinden yanayız. Cumhurbaşkanı kim olacak yada kim olmayacak onu ondan sonra kendi aramızda oturup konuşacağız.”
Beş genel başkanın hem de ana karşıcılık lideri olan kendisine cumhurbaşkanlığını önermesi halinde bunu kabul edip etmeyeceği sorusuna Kılıçdaroğlu, “Normal olarak (kabul ederim). Cumhurbaşkanlığı onurlu bir vazife. Beş genel başkanın benim ismimi söyleniş etmesi her şeyden ilkin benim için onur. Ek olarak beş genel başkanın bana itimat duyması anlamına geliyor, bu da benim için son aşama mühim. Üç, benim sorumluluğumun arttığını bilmiyorum lazım. Vazife yaptığım sürede o beş genel başkana karşı sorumluyum ve onlara asla hayalkırıklığı yaşatmamalıyım” diye konuştu.
Beş genel başkanla 28 Şubat’ta bir araya gelecekleri görüşmede, güçlendirilmiş parlamenter sistemden neyi amaçladıklarını kamuoyuyla paylaşacaklarını kaydeden Kılıçdaroğlu, TBMM’nin göstermelik olmaktan çıkarılmasını istediklerini kaydetti.
Kılıçdaroğlu, devlette liyakat sisteminin egemen olması, siyasal etik yasasının çıkarılması şeklinde öncelikleri bulunduğunun altını çizdi.
Altı partinin güçlendirilmiş parlamenter sistemle ilgili hiçbir görüş ayrılığı olmadığını belirten Kılıçdaroğlu, partiler içinde fay hattı olabilecek herhangi bir durum bulunup bulunmadığı sorusuna şu karşılığı verdi:
“Güçlendirilmiş parlamenter sistemle devletin tekrardan inşasını düşünüyoruz; şu demek oluyor ki bir anlamda hukukun tekrardan inşası. Yasama, yürütme ve yargı içinde bozulan sistemin düzeltilmesi gerekiyor… TCMB’nin bağımsızlığı, BDDK, Kamu İhale Kurumu şeklinde devlette liyakat sistemini önceleyen belirli kurallar getiriceğiz, bu ikinci aşama. Üçüncü aşama iktisat. Iktisat ve toplumsal politikalarla ilgili emekler… Bu mevzularda altı parti kendi iç çalışmalarını meydana getirecek. Partilerin içinde herhangi bir fay hattı görmüyorum, bir uyum var.”
Altı partinin kafasının arkasında ayrı bir plan olmadığını, tek hedeflerinin gerçek demokrasi, özgürlükler, medya özgürlüğü ve güçler ayrılığı ilkesini getirmek bulunduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, yansız bir cumhurbaşkanı olması icap ettiğinin altını çizdi.
Kılıçdaroğlu, pakette kati hesap komisyonunda başkanlığı ana karşıcılık partisine vereceklerini, parlamentoda iktidarın muhalefete hesap vereceğini söylemiş oldu ve ekledi: “Bu hem liyakatın daha sıhhatli oluşmasına yol açacak, devlette yozlaşmayı önleyecek ve büyük seviyede yolsuzlukları engelleyecek.”
Anketlerde de adları yer edinen ve bazı kesimlerce “potansiyel aday” olarak öne çıkarılan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş hakkında Kılıçdaroğlu, “Onlar görevlerine devam edecek” dedi.
HDP’nin ittifaka yakınlığı, uzaklığı ya da desteği tartışmaları halen devam ederken Kılıçdaroğlu, “Şunun altını çizeyim, bugün Türkiye’de tüm siyasal partilerle görüşen tek parti biziz. Tüm siyasal partilerle ilişkilerimizi sürdürürüz. Siyasal partiler demokrasinin olmazsa olmaz unsurlarıdır ve HDP elit bir siyasal partidir; dolayısıyla da onlarla da ilişkilerimiz var” dedi.
Kılıçdaroğlu yeri ulaştığında HDP ile görüştüklerini, bundan bağımsız olarak da “Kürt seçmeni” kazanacaklarını açıkladı ve şu şekilde dedi:
“Onlarla (Kürt seçmenlerle) ilişkilerimiz son aşama iyi… Herhangi bir sorunumuz yok. HDP ile de Kürt seçmenle de olan ilişkilerimizi demokratik standartlar içinde sürdürüyoruz… Diyarbakır’a gidecektim, hava muhalefeti sebebiyle gidemedim, önümüzdeki süreçte gideceğim… Beklentileri, talepleri, gereksinimleri olabilir. Bunlar demokratik ortam içinde oturulur konuşulur ve insan hakları çerçevesinde de gereği yapılır.”
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazandıkları takdirde, bir numaralı kararname ile verilerin alınabileceği bir planlama örgütünü kuracaklarını ve kendi alanında yetkin 25-30 kişinin bu kuruma atanacağını belirtti.
Kılıçdaroğlu, ek olarak buralara atama yaparken parti ayrımı gözetmeden liyakat usulüne gore tercihte bulunacaklarını ve toplumu hayal kırıklığına uğratmayacaklarını bildirdi.
Son dönemde uygulamaları çeşitli kesimler tarafınca eleştirilen ve üst üste faiz indirimine giden Merkez Bankası Başkanı ve PPK üyelerini değiştireceklerini kaydeden Kılıçdaroğlu, Kılıçdaroğlu, “Merkez Bankası kültürüne haiz olmayan, para politikası nedir doğru dürüst bilmeyen bir insanoğlunun Merkez Bankası başkanlığına getirilmesi kadar yanlış bir şey yok” dedi ve sözlerini şu şekilde sürdürdü:
“TCMB Başkanı’nın ilkin parlamentonun çıkardığı yasanın kendine verdiği yetkileri bilmesi lazım. Kendisine verdiği yetkilerin değil de dışardan gelen talimatın gereğini yapıyorsa o şahıs Merkez Bankası başkanlığı yapması imkansız. TCMB’nin bağımsızlığı fazlaca önemlidir. Sıcak politika TCMB’ye müdahale etmemeli; eğer ederse bugünkü tabloyla karşılaşırız. Aksi halde biz dünyada finans çevrelerine itimat veremeyiz.”
TCMB Başkanı’nın kararlar için talimatı “saray”dan aldığını fakat bu tarz şeyleri değiştireceklerini ifade eden Kılıçdaroğlu, “İşi ehline teslim edeceksin, o işi en iyi bilen kişiyi Merkez Bankası başkanlığına getireceğiz. Para Politikası Kurulu’nu da aynı şekilde yapacağız. TCMB’nin kendine özgü bir kültürü vardır fakat o kültür yerle bir edildi” dedi.
Kılıçdaroğlu probleminin bir tek TCMB’de olmadığını, BDDK, SPK, Kamu İhale Kurumu ve EPDK şeklinde üst kurullarda da liyakat sorunları bulunduğunu ve lüzumlu değişimleri yapacaklarının altını çizdi.
Son dönemde elektrik fiyatlarıda meydana getirilen zamlarla beraber probleminin bir tek elektrik olmadığını, ülkenin yönetilememesinin bir örneği bulunduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, “(Bunların) yönetme kapasiteleri yok” dedi.
Kılıçdaroğlu, bugüne dek hükümetin elde olan her şeyi sattığını ve elde birşey kalmayınca ne yapacaklarını şaşırdıklarını kaydederek, şu şekilde konuştu:
“Zamları kontrolsüz şekilde yapıyorlar… EPDK dediğimiz kurum işlevsiz hale gelmiş durumda. Fiyatlara zam yapılmış oldu, şimdi zamlar iyi mi indirilecek diye hesap yapıyorlar. Hitabı ihtiyaç duyulan kurum EPDK fakat konuşmuyor; Saray konuşuyor. Saray da ne diyeceğini bilmiyor… Onlar için halk mühim değil… Bu sorumsuzluk bugünkü piyasayı, kaosu yarattı fakat düzelteceğiz.”
Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin problem yaşamış olduğu Suriye ve Mısır başta olmak suretiyle tüm ülkelerle problemleri çözeceklerini belirtti.
Reuters’ın sorularını yanıtlayan Kılıçdaroğlu, son dönemde dış politikada yaşanmış olan gelişimleri değerlendirirken, “Biz NATO’nun bir parçasıyız. Dolayısıyla kendimizi bu ittifakın haricinde göremeyiz. Bu mevzuda taahhütlerimiz var. Biz NATO’yu bir tek bir müdafa aracı, kurumu olarak da görmüyoruz. NATO artık bugün 21. yüzyılda hem de demokrasinin de bir güvencesi” dedi.
Türkiye’nin üyesi olduğu NATO kapsamında müdafa sistemini ve ilişkilerini bu bağlamda götürmesi icap ettiğini belirterek, “Rusya ile ilişkilerimizin iyi olmasını isteriz… Fakat biz Batı ittifakının bir parçası olmak isteriz” diye konuştu.
NATO sisteminin haricinde Rusya’dan alınan S-400 uzun menzilli müdafa sistemini Türkiye’nin kime karşı kullanacağını ilk günden beri sorduğunu kaydeden Kılıçdaroğlu, “Suriye mi, İran mı, Yunanistan mı? Kim için kullanacağız? Bu probleminin şu ana kadar cevabı alınmış değil” dedi.
Kılıçdaroğlu, alınan S-400’lerin depolarda beklediğini belirterek, doğru olanın NATO ile entegre bir sistem bulunduğunu söylemiş oldu.
Millet İttifakı’nın talibi seçildikten sonrasında Mısır, İsrail, Suriye ve Irak ile ilişkileri düzelteceklerini kaydeden Kılıçdaroğlu, bölgede gerilim ve terörizm istemediklerini kaydetti.
Kılıçdaroğlu, “Mısır ile niye kavga ettik? Suriye ile niye kavga ettik? Efendim ‘Suriye’de demokrasi yok.’ Yahu dön kendi ülkene bak, bakalım Türkiye’de demokrasi var mı? Demokrasisi askıya alınmış bir ülke başka bir ülkede demokrasi arayışı içinde. Bu kadar saçma bir şey olması imkansız” dedi.
Türkiye’de resmi sayılara gore 3.6 milyon Suriyeli bulunduğunu, gettolar ve yeraltı dünyası oluşmaya başladığını ifade eden Kılıçdaroğlu, bu probleminin çözelmesi icap ettiğini belirtti.
Kılıçdaroğlu, Suriye’ye döneceklerin güvenliğinin sağlanması icap ettiğini, Esad ile oturup antak kalma yapılması ve diplomatik ilişkilerin tekrardan kurulması icap ettiğini söylemiş oldu.
Tüm bu mevzularda yapılacakların kafalarında hazır bulunduğunu belirten Kılıçdaroğlu, Suriye’ye gideceklerin yaşayacakları yerlerde AB fonlarının kullanılabileceğini, güvelik için de BM’nin devreye alınabileceğini altını çizdi.
Mısır, Suriye, İsrail ve Ortadoğu ile ilişkilerin düzelmesi ile Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon kaynaklarının Türkiye üstünden Avrupa’ya gitmesinin yollarını açacaklarını belirten Kılıçdaroğlu, “Merkez Türkiye projemiz ile Akdeniz’de fazlaca kuvvetli bir merkez oluşturacağız” dedi.
Avrupa’daki çeşitli karar organları tarafınca alınan bazı kararların Türkiye tarafınca uygulanmamasının kabul edilemeyeceğini, “Osman Kavala da Selahattin Demirtaş da hapishanede boşuna tutuluyor. Yasalara, hukuka aykırı olarak tutuluyorlar. Bir insan düşüncelerinden dolayı yargılanmamalı ve hapse atılmamalı. Eğer siz Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarını Türkiye’de uygulanabileceğine dair anayasamızı değiştirmişseniz, hukuk sistemini buna uygun hale getirmişseniz, ‘Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin verdiği sonucu ben uygulamam’ diyemezsiniz” dedi.
Türkiye’nin bu şekilde bir tutum sergilemesinin dünyaya “Türkiye’de demokrasi yok, otoriter yöntem var” mesajının verileceğini kaydederek, “Biz buna karşıyız. AİHM’nin kararlarını uygulamak zorundayız” dedi ve şu şekilde devam etti:
“Şu gerçeğimiz var: Bir tek AİHM kararları Türkiye’de uygulanmıyor, Anayasa Mahkemesi’nin verdiği kararlar da uygulanmıyor maalesef. Anayasa Mahkemesi en üst mahkeme Türkiye’de; verdiği kararlar var fakat en alttaki mahkeme Anayasa Mahkemesi kararlarına uymuyor. Uymayan hakim de terfi ettiriliyor.”
Kılıçdaroğlu, KHK ile üniversitelerden atılan Sulh Akademisyenleri’ni yedi gün içinde görevlerine iade edeceklerini de belirtti.
ANASAYFAYA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ
Kaynak: webhane.com